Küçük burjuva hayatını eleştirdi, ama solun açmazlarını da. Büyüyemeyen toplumu eleştirdi; ama ona sırtını dönen aydını da. Kemal Tahir’i de sevdi, James Joyce’u ve Nabokov’u da. İkinci baskısını bile göremediği az sayıdaki yayımlanmış eseri ve tamamlayamadığı romanlarıyla Oğuz Atay, toplumcu ve yerli/gelenekçi yazarların yel değirmenlerine karşı bireyi, kişiliğinin röntgenini çekercesine özgün, cesur ve yenilikçi anlatımıyla merkeze alan Don Kişot’umuzdu.
Selçuk Orhan, Oğuz Atay’ın kişisel, edebi ve sosyal varlığını, kimi sıkça sorulan, kimiyse akla gelmesi zor sorulara yanıtlar vererek çözümlüyor. Bir zamanlar neden anlaşılmadığını, reddedildiğini, yalnızlaştığını da, 80’lerde nasıl aniden yükseldiğini, yayıldığını ve gıyabında takdire, tebrike kavuştuğunu da, doyurucu, keyifli bir dille anlatıyor.
Atay’ınki geç başlayıp erken biten, ama ondan habersiz hâlâ devam eden bir edebi serüven; “Ha-ha!” ya da “Bat dünya bat!”
1977 doğumlu yazar 90'lı yılların ortasından başlayarak edebiyat dergilerin öykü, eleştiri ve deneme yazılarıyla görünmeye başladı.
Öykü, eleştiri ve roman türlerinde eser veren Selçuk Orhan Varlık, Ot, Hece, k24, edebiyathaber gibi basılı ve çevrimiçi mecralarda yazmaya devam etmektedir. Bugüne kadar yayınlanan kitapları aşağıda listelenmiştir.
Sosyal medyada Selçuk Orhan'la iletişime geçmek için Twitter kullanabilirsiniz.
orhan.selcuk@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.