Sarı bir çekyat odanın neredeyse üçte ikisini kapladığı için bir çalışma masası koyacak alan yoktu. Duvarda bir takvim, Sızıntı’dan kesilmiş, avuçları yağmur damlalarıyla çiğlenmiş bir bebek resmi, bir de en küçüğünden boş bir mantar pano asılıydı. El büyüklüğünde siyah bir cep radyosu ya da kayıt cihazı göze çarpıyordu, belki de sırf o evde konuşulanlar çoğunlukla üniversite odaklı olduğu için Ömer kayıt cihazını İletişim Fakültesi’nde okuyan bir başka ağabeyin varlığına yordu. Yanından ayırmadığı Reebook çantası bacaklarının arasındaydı yine. Kapı aralığından ıslak dirseklerini gördüğü Kamil Ağabey başını içeri uzatıp: “Ömer, İzzet Ağabey gelip seninle konuşacakmış. Bir on dakika bekle,” dedi.
Başkalarının Buradaları'nda yer alan öyküler...
Genç bir adam, otobüs durağında kendisine adres soran bir ihtiyarı bilerek yanlış otobüse bindirir ve takip eder.
İşsiz bir adam kıyametin gelişini televizyon karşısında bekler.
Anneleri aynı evde toplanan çocuklar ayrı bir odada hayali bir oyun tutturur. Ama hayal haddi aşacaktır.
Aynı evde oturan geniş bir aile taşınma sırasında buzdolabını paylaşamaz.
Siste ilerleyen bir halk otobüsü yolcularıyla birlikte kimsenin bilmediği bir yere varacaktır.
Geçimini sandalıyla sağlayan genç bir adam karısının sandala dair korkularını bastırmanın bir yolunu bulmalıdır.
Bir çocuk, trende karşılaştığı yaşlı adamla satranç oyununa oturur.
Genç bir yazar, çay ocağına çevrilmiş bir medresede otururken gelenekle gündelik gerçekler arasında bir denge kurmaya çalışır.
İstiklal Caddesi'nde genç bir kadın kendisini elle taciz eden genç oğlanı takip eder.
Çoktan-seçmeli sorular formunda yazılan bu öyküde genç bir adam bir kadına yakınlaşmak için onun çalıştığı bakımevindeki katatonik bir ihtiyarı ziyaret etmeye başlar. Zamanla ihtiyarla genç arasında bir bağ kurulur.
Uykusuzluk hastalığından muzdarip bir adam engelli kızıyla da ilgilenmelidir.
Korku dolu bir adam hiçbir neden yokken bir çocuk kaçırmaya karar verir.
Dünyada tek başına kalan bir adam zamanını nasıl geçirecektir?
Yetenekli genç bir ekonomi doktoru zengin arkadaşının evinde bir kaza geçirir.
Bir nakliye işçisi yarım günlüğüne işten kaytarıp liseli gençlerle futbol oynar.
Elektrikler kesilir. Elektrikler geldiğinde pencereden gördükleri şehir bütünüyle değişmiştir.
Liseli bir oğlanla bir kız yürürken sohbet eder.
Cemaat evinde "ağabeyler" genç bir lise öğrencisini "kazanmaya" çalışır.
Sevgilisiyle buluşmak için onun kaldığı eve giden kız orada bambaşka birini bulur.
Tutkulu genç bir şair, Nazan, inancıyla şiirini birleştirme arayışındadır.
"Ben dalgakırana yürüyeceğim. Yürürken konuşmaya devam edeceğim." Başörtüsünü saçlarını yolar gibi kendine karşı kaba bir hamleyle çekip çıkardı; buruşturup çantasına tıktı.
Başkalarının Buradaları'nda yer alan öyküler hakkında yorumlar...
orhan.selcuk@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.